4 Şubat 2009 Çarşamba

Crystal Castles-Tell me What to Swallow

İyi bir grup ya da şarkı keşfettiğimiz zaman başımıza sağ elimizin yumruğuyla vurur misali kendimize ya da kadere kızdığımız anlar çok olur.Bennasılöncedenkeşfedemedimbunları? ya da bunlarbenibuncazamannasılkeşfedemedi? gibilerinden.

Beni bu vakitte buralara bişicikler yazdırtacak kadar etkileyen grup ya da daha çok onların miniminnacık şarkısı Kanadalı ama fazlaca ingiliz kokan Crystal Castles grubundan Tell me what to Swallow..Alice adındaki kızımız ile erkek bandkardeşi ...(adını bilmiyorum),tarihinide hatırlamadığım vakitlerde elektronik ya da '8bit electroniği' icra etmeye başlamışlar.8bitin tanımlamasına girmeden önce uzun zaman elektro müziğini özüme uymadığı gerekçesiyle uzaktan tanımışlığımla kaldığımı söylemek isterim.İnsan ilişkileri misali birini\ya da birşeyleri önyargıları sıyırıp yakından tanıma fırsatı vermenin önemini birkez daha anladım.Tabi bu yakından tanıma pat diye olmadı.Skins adlı dillere destan ingiliştineyçdıramamız sayesinde,çok da güzel bir sahnede grubun Alice Practise parçasını keşfetmiş bulundum.Çokçada playlistlerimde döndürdüğüm bu parça hakkında yazmak hep istedim hep istedim ama kısmet albümdeki son parçayaymış.


Şimdi bu grubun 2007 yılında çıkardıkları bir albümü-yine adını hatırlamıyorum-bir gece vakti baştan sona sırayla dinleyeyim dedim.8bit denilen olayı, çocukluğumuza darbe yapmış ateri oyunlarında çalan, annelerin kafa ütüleyici diye yaftalayıp tvnin sesini kıstırdığı,marionun atlamasına düşmesine ölmesine uçmasına büyümesine vb aktivitelerine de eşlik eden dijital seslerle yapılan dinlenesi müzik yaratımları olarak tanımlayabiliriz.Crystal Castles da sanırım bu dar üyeli janrın en iyilerinden.Derken albüme geri dönelim.16 şarkıdan oluşan albümü özellikle final zamanı,yorgunluk ve bitkinlikle dinliyorsanız 15 şarkı kafanızın tam anlamıyla anasını ağlatacak duruma getiriyor.Kesinlikle albüm kötü demek istemiyorum.Lakin gece vakti bu tür zamanlarda bu tür bir albüm dinleyince başınız biraz daha ağrıyor o kadar.Yine derken 15 şarkının sonuna geldim,artık yatayım derken 16. parça çalmaya başladı.Herhangi bir post-rock,ambient,dream-pop ezgisi duyup uçmaya başlayan ben böyle bir parçayı duyacağımı kesinlikle sanmadığım için şaşkınlıkla beraber kısa zamanda parçayla bütünleştim.8bit karışımı electro icra eden bir grubun yaratıcılık potansiyelinin ve şarkılarının arkaplanında 8bitin gürültüsü altında sıkışmış özünün birkez daha farkına vardım.8biti sevmediğimden değil ama bu kadar naif seviyelerde böylesi hoş ürünler verebildiklerini görüp de devamını istememek elde değil.


Sözlerine birkez baktım ama pek de önemi yok.Özellikle ambient müziğinde sözleri anlamamak ya da bilmemek sizin lehinize.Sigur ros'u anlamıyoruz da sevimiyo muyuz?Seviyorum çok seviyorum.Castles sizi de seviyorum.

Hiç yorum yok: